Hayatın anlamı ya da amacı, küçücük dünyamızda bireysel kısıtlı bir pencereden bakarsak bize "yok" gözükür. Bir düşünelim, evren sonsuz büyüklükte. Nasa 2013 yılında, WMAP aracından gelen yeni bilgileri iyice yorumlayarak bir sonuca ulaştı ve bu sonucun hatalı olma olasılığını % 0.4 olarak açıkladı. Yani bu sonuç, %99.6 oranında kesin. Nedir bu sonuç? Evren düz... (Nasa'nın resmi sitesi şu anda açılmadığı için link veremiyorum) Astrofiziğe göre evrenin düz olması demek, sonsuz olması anlamına geliyor. Bizim teorik olarak, evrenin ancak çok küçük bir kısmını gözlemleyebilme ihtimalimiz var. Bu teorik olarak gözlemleyebileceğimiz evrene "gözlemlenebilir evren" deniyor. Ancak evren, sonsuz... Hatta günümüzde sonsuz sayıda evren modelleri var astrofizikte. Dolayısıyla sonsuz üzeri sonsuzluk içinde bir damlacık kadar yer kaplamayan dünyada yaşamaya çalışan kendi çapında gelişmeye çalışan organizmalarız. Örneğin benim, minicik dünya üzerinde kendi minicik dünyamda kendi küçücük hayatımı yaşamaya çalışmamın sonsuzluk için ne anlamı olabilir? Bırakalım sonsuzluk içini, bu dünyada koşturmalarımın birkaçyüz yıl sonra bu dünya için bile ne önemi olacak? Koca bir hiç... Bu açıdan bakarsak hayatın hiçbir amacı yok.
Ama daha derine inersek, hayatın anlamı çok kısaca, büyük bilim insanı Carl Sagan'ın da dediği gibi evrenin aracılığımızla kendisini bilmesi, kendisini gerçekleştirmesidir. ( "We are a way for the cosmos to know itself" ) Tabi evrendeki diğer potansiyel yaşam formları için de aynı anlam geçerlidir. Konuya bilim tarafından bakarsak sadece Carl Sagan değil çeşitli bilim insanları da benzeri açıklamalarda bulunmuş. İşin mistik yanına gelirsek hem Vahdeti Vücut ekolü Sufizm, hem Gnostisizm hem Neo platonizm hem de Hint kaynakları ve genel olarak Uzakdoğu felsefeleri de benzeri görüşleri dile getirir. Mevlana'nın dediği gibi bizler, sonsuz potansiyelin bilinicinin açığa çıkmış haliyiz. Sonsuz potansiyel, evren(ler) ve zaman ilüzyonuyla da bizler olarak tezahür eder böylece potansiyel, potansiyeli olduğu şeyleri açığa çıkarır, kendisini bilir kendi içine bakmaya başlar. Bu açıdan bakınca evrenin her birimiz gözünden, her birimiz penceresinden "ben" aracılığıyla otururken parmağını oynatmasının bile bir anlamı vardır. Deneyim silsileleri üretmemiz ve özellikle "sevgi" konusu ise, evrenin "kendisini bilmesi" yolunda önemli bir adımdır.
Tanrı yahut evren ya da enerji, ışık gibidir. Işık, potansiyel olarak aydınlık olmasına rağmen üzerinde yansıyacağı hiçbir şey yokken paradoksal olarak karanlıktır ama bir şeye yansıdığı zaman diyebiliriz ki kendisini "gerçekleştirir" işte evren de böyle. Big Bang ile beraber tek bir "şey" ya da sonsuz potansiyel; her şeye, zamanla da bize dönüşmüştür yahut tezahür etmiştir.
Ozan
NOT: Bu yazı ve diğer tüm yazılar bana aittir ve hakları saklıdır. Kaynak göstermeden herhangi bir yazımı kopyalamayınız!
''BÜTÜNSEL BAKIŞLA CANLILIK'' kıtabı incelermisiniz?
YanıtlaSil