İnsanlar sonsuz okyanus üzerinde oluşan dalgalar gibi... Kimi daha iri kimi daha ufak, kimi geniş kimi yüksek. Ancak hepsi de tamamen aynı su... Ya da hepsi sonsuz potansiyelin zihninde oluşan karakterler... Nihai noktada özgür irade bir ilüzyon gibi, tıpkı dalgaların suyunkinden ayrı bir özgür iradesinin olduğunu düşünmek gibi. Tıpkı çeşitli fizikçilerin ısrarla tekrar ettiği gibi. Tiyatro sahnesi gibi evren. Sahne de, senaryoyu yazan da, oynayan ve karakterler olarak gözüken de tamamen aynı varlık. Bir "tek varlık" şovu yani... Stand-up / one man show... Kendisini deneyimliyor, gerçekleştiriyor, potansiyeli olduğu bütün imgeleri "olur"a dönüştürüyor, kendisini böyle gerçek anlamıyla biliyor... Biz hayatı değil hayat her birimiz aracılığıyla yaşayıp kendisini gerçekleştiriyor. Tasavvuf felsefesinde "tevekkül etmek"in esas manası işte bu. Her şey olması gerektiği gibi aslında. Bize iğrenç gelen her şey, "karşıt kutuplar olmadan gerçeklik olmaz" ilkesi gereği, düzeni olması gerektiği evrim rotasına sokuyor. Su akar yolunu bulur. Hayatta karşılaşılan "kötü" olaylar olmamız gereken insana dönüştürür... Korku hakikatte çok gereksiz...
Ozan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder