5 Temmuz 2011 Salı

Monoteizm vs Panenteizm

Mistik felsefeye göre, eğer Tanrı’nın gerçek anlamda her yerde olduğu soyleniyorsa, Tanrı’nın gerçek anlamda her türlü mekandan tamamen bağımsız olduğu söyleniyorsa bu, panenteizmdir, Tanrı "tüm"dür.

Hem mistik felsefeye hem de Ibn Arabi'ye göre literal anlamda "yaratılış" fikri eksiktir çünkü Tanrı'nın mekanı yoktur başka bir deyişle Tanrı zaten her şeydir, ve her yerdedir. Tanrı gerçekten de her şey ise ve "her yerde" ise kendisinin olmadığı bir yer de yok demektir. Kendisinin olmadığı bir yer yoksa nereye kendisinden bir şekilde ayrı bir şeyler yaratacaktır? Tanrı eğer her şey değilse, bir şey ise o zaman nasıl ona gerçek anlamda "her türlü mekandan bağımsızdır" denebilir? "her şey" olan bir varlığın kendisinden ayrı olarak "bir şey" yaratabilmesi mümkün değildir çünkü kendisi zaten her şeydir eğer kendisinin bir şey yaratması söz konusuyla bunun için bir anlamda mekana bağlı olması gerekir. Dolayısıyla "yaratılış" fikri literal anlamda ya eksiktir ya da "yaratılış" kelimesiyle anlatılan şey, evrenin Tanrı'nın bir tezahürü olmasıdır. Dolayısıyla evren Tanrı'nın bir tezahürü ise etrafımızda neyi görsek neyi hissetsek Tanrı oradadır, çünkü “bütün evren Tanrı’nın içinde örülegelmiştir.” Yani 5 duyumuzla görüp algıladığımız hiçbir şey Tanrı'dan yoksun değildir, yoksun olsaydı “kısır bir kadının oğlu gibi bir hiçlik olurdu o.” Tanrı her bir atomun içindeki hareketi/devinimi sağlayan enerji dolayısıyla her şeydeki sonsuz enerji olduğuna göre, aynı zamanda maddedir de çünkü "enerji" ve "madde" kavramları da özde yani nihai noktada, bambaşka şeyler değildir, madde enerjinin bir başka halidir ya da yoğunlaşmış halidir de denebilir. Tanrı görünen ve görünmeyen her şeydir, hem ışıktır hem de karanlık, fizik yasalarıdır, doğa yasalarıdır. Bakış açısına ve idrak seviysine göre hem nihai gerçek hem de yanılsamadır.

Bu fikre göre bir anlamda, bakış açısında "Tanrı her şeydir" ile "Tanrı hiçbir şeydir" arasında fark da yoktur mesela okyanusta yaşayan ve okyanustan başka bir şey görmeyen, her şeyi "okyanus düzleminde" değerlendiren bir balık için okyanus her şeydir ile okyanus yoktur arasında bir fark yoktur, onun için okyanus diye bir varlık kavramsal olarak var olsa bile idrak anlamında yoktur çünkü balık, ancak okyanustan "başka bir şey" olduğunu idrak anlamında düşünebilirse DENEYİMleyebilirse kavrayabilirse eğer "okyanus" diye bir olgunun varlığını idrak edebilir, ayrışmanın olmadığı yerde idrak ve deneyimleme anlamında ayrıştırma da olamaz madde/uzay düzleminde düşünen bir birey için Tanrı'nın varlığı ile yokluğu aynı şeydir idrak açısından.

Tanrı gerçekten de her yerdeyse yani her şey ise bu bizleri de kapsamaktadır, okyanustan alınmış bir su damlası nasıl özde "okyanus" ise biz de öyle Tanrı'yız denilebilir. (Tasavvuftaki Enel Hak anlayışı budur) Her şeyin Tanrı’nın parçası olması, bunların toplanıp voltranı oluşturur gibi Tanrı’yı oluşturacağı anlamına da gelmez, toplanıp Voltranı oluşturamayız tabi parçalar toplanıp sonsuzu oluşturamaz biz de sadece o sonsuzun tezahürleriyiz zaten amacımız sonsuzun içinde erimek tıpkı başlangıçta olduğumuz gibi.

Bardak ters çevrilerek oraya hapsolmuş bir hava nasıl ki her yerdeki havaysa özde ondan ayrı değilse, biz de öyle Tanrı'dan ayrı varlık değiliz denilebilir.

Strict Monoteizm’de Tanrı’nın sayısal anlamda basitçe “1” olması da mekanlar üstü Tanrı fikriyle çok uyumlu değildir, Tanrı'nın basit, sayısal anlamda 1 olması imkansızdır çünkü mekana bağlı değildir, sayısal olarak birlik veya çokluk mekana bağlı olgular için mevcuttur. Mekan/uzay düzleminde düşünürseniz sayısal olarak 1-2-3 bir şeyler için bir şeyler ifade edebilir mekana bağlı olmayan şeyler için ise saçmadır.

Tanrı sadece sayısal manada bir midir ifadesi "Boşluk bir midir" ya da dünya için "hava bir midir" şeklinde sormaya benzer. Tanrı sayısal olarak 1 değildir ama "tüm"dür.


                                                                                         Ozan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder