Hinduizm ya da dogru ismiyle "Sanatana Dharma" nasil bir dindir? Gercekten de
ineklere tapinilan, genelde fakir Hint halkinin inandigi ilkel, kabile dinlerine
benzer basit bir din midir yoksa Neo-Platonculugun, tasavvufun, Bati
Mistisizminin ve cesitli entel New Age inanislarinin kaynagi olan, Schopenhauer
gibi pek cok bati filozofunu kendine hayran birakmis, yeryuzunun en spirituel,
ezoterik ve ruhsal gercekleri en cok ve en direkt aciklayan dini midir? Buna en
iyi yaniti Hinduizmin bizzat kendi kutsal kitaplari verir sanirim... Bu baslik
altinda Hindu Kutsal Kitaplarindan zamanla derledigim cesitli bolumleri
yazacagim.
"Ruh/Atman bir at arabasının sürücüsünü kontrol eden esas güç
gibidir, beden arabadır, bilinç arabanın sürücüsü, akıl da bilincin/sürücünün
elindeki dizginlerdir, duyular atlar, duyu nesneleri yani objeler de arabanın
önündeki yollardır. İşte duyu organları, akıl ve bedenle karışmış olan bu atman
“hoşlanan” yaşarken “tatmin olan” dır. Aklını dengede tutamayanların duyuları,
at arabasının sürücüsünü dinlemeyen hırçın atlar gibidir, aklını dengede
tutanların duyuları ise uysal atlara benzer. İşte aklını kontrol edemeyen, saf
olamayan kişi yüce amaca ulaşamaz ve doğum ölüm yolunda gider durur, aklını
kontrol etmeyi başarıp özü idrak edebilenler ise bir daha hiç doğmaz." (Katha
Upanishad)
"Tanrı gözlerle görülmez, gözler Tanrı ile görür. Tanrı kulaklar ile
duyulmaz, kulaklar Tanrı ile duyar. Algı ve bilincin kaynağı Tanrı'dır." (Kena
Upanishad)
"Üst ruh bütün evreni kaplar, onun sonsuzluğu büyüğün ve küçüğün
ötesindedir, ışığıyla aydınlatır tüm yaratılışı, tüm varlıkların yüreğinde
yerleşik olarak bulunur. Tanrı herkesin en derindeki özüdür, yüreklerde minnacık
bir alev gibi saklı durur, ancak sevgi dolu bir gönül ile keşfedilebilir"
(Şvetaşvatara Upanişad)
"Sonsuz
bilincin küçücük bir parçası bizim sonlu bilincimizdir, doğruyu yanlışı ayırt
edebilme gücüne sahiptir.Ruh bilinçtir, arabanın sürücüsüdür" (Maitri
upanişad)
"Üst ruh her yerdedir, ışık
saçar o, bölünmezdir, bilgedir, içkindir ve aşkındır, kozmosu bir arada tutan
bizzat O'dur" (İşa Upanişad)
"Rab,
herkesin yüreğindeki mabettedir, en yüce gerçekliktir...Ruh tektir, düşünceden
ve duyulardan daha hızlıdır, hareket etmese de yaya bırakır tüm takipçileri, o
olmadan yaşam hiçbir zaman var olmazdı.Ruh hareket ediyormuş gibi görünür ama
her daim durağandır, herkesin içindedir ve herkesi aşar, tüm yaratıkları
içlerinde görenler ve kendilerini de tüm yaratıklarda görenler keder nedir
bilmezler, hayatın çokluğu nasıl olur da onun birliğini göreni aldatır? " (İşa
Upanişad)
"Işıkta yaşayan O'dur,
ışıktadır ama ışığın kendisi değildir, ışıktandır ışığa hükmedendir, o
kalbindeki Ruh'tur"(Brihadaranyaka
upanişad)
"Hiçbir şey yok ki O özden
gelmemiş olsun. Her şeyin içinde bu öz varlıktan vardır, o gerçektir. O, her
şeyin özüdür. Sen de O’sun Svetekatu. Atman bir ağaç dalını bırakacak olursa o
dal ölür, tüm ağacı bırakırsa tüm ağaç ölür. Atman bedeni terkettiğinde beden
ölür, ama o öz Atman ölmez.
‘Sevgili Şvetaketu,
kendini.bilgili bir insan gibi kabul edip kibirleniyorsun; söyle bana,
işitilmeden duyulan, düşünülmeden düşünülen, bilinmeden bilinen öğretiyi
araştırdın mı?’ ‘Saygıdeğer kişi, bu öğreti neden bahsediyor?’ ‘Oğlum, bu
öğreti, var olan herşeyin aynı hamurdan yapıldığını, farkın sadece isimlerde
olduğunu anlamaktır. Bakırdan yapılmış her şey bakırdır, fark sadece
isimlerdedir. Tırnak makası gibi demirden yapılmış herşey demirdendir, fark
onlara verilen isimlerdedir; işte bu böyledir.’ ‘Şüphesiz benim değerli
hocalarım bunu bilmiyordu.. Saygıdeğer efendim, bu öğretiyi bana açıklar
mısınız?’ ‘Peki oğlum’ dedi baba.
Oğlum,
başlangıçta varolan, ikincisi olmayan Tek Varlık’tı.Bazı kimseler der ki;
Başlangıçta:Varolmayan vardı; o ikincisi olmayan Tek’ti; ondan Varolan ortaya
çıktı. Fakat sevgili oğlum, bu nasıl olabildi? Nasıl oldu da Varlık Yokluk’tan
doğdu? Başlangıçta var olan varlıktır ve o, İkincisi olmayan
Teklik’tir........... ‘Sevgili oğlum, arılar farklı farklı ağaçların özsularını
tek bir yerde toplarlar. Bu birliğin içinde toplanmış olan özsular ‘ben şu
ağacın özsuyuyum, ben bu ağacın demezler. O halde oğlum, varlıktan gelen bütün
yaratıklar da ondan geldikleri bilincini unutmuşlardır. Aslan, kaplan, kurt,
domuz, solucan, kuş, sinek, sivrisinek hepsi de bu Varlık’tan gelmedir. Herşeyi
var eden bu aynı kaynaktır, o gerçektir, o Atman’dır/Ruhtur, o Sensin ey
Şvetaketu’. ‘Efendim, beni daha fazla aydınlat’ ‘Pekala
oğlum...’
- "Anlatacağım. Bana bir Hint inciri
getir."
- "İşte burada efendim."
- "Onu yar."
-
"Yardım efendim."
- "Ne görüyorsun?"
- "Küçücük çekirdekleri var içinde."
- "Yar o çekirdeklerden birini."
- "Yardım efendim."
- "Şimdi ne görüyorsun?"
- "İçi boş efendim."
- "İşte o çekirdeğin içindeki senin göremediğin
özden koskoca Hint inciri ağacı oluşuyor.
Bana
inan oğlum, işte o incir çekirdeğindeki boşluk o öz ile doludur. Her şey
varoluşunu o öze borçludur. İşte gerçek budur. İşte o öz varlıktır. Sen de
O’sun."
- "Bana lütfen Atman'dan biraz daha
söz eder misin?"
- "Peki.. Bu tuzu suya dök ve
yarın bana getir." Çocuk denileni yaptı.
- "Tuz
nerede?" diye sordu babası.
- "Göremiyorum".
- "İç bakalım nasıl tadı?".
- "Tuzlu".
- "Peki
şuradan ya da buradan içersen?
- "Yine tuzlu. Her
yanı tuzlu." Babası dedi ki:
- "Tuzu görmesek de
tuz her yerdedir. Aynı şekilde Atman da her yerdedir.. Onu görmesek bile o, her
şeyin içindedir. Her şey varoluşunu o öze borçludur. İşte gerçek budur. İşte o
öz varlıktır. Sen de O’sun." (Çandogya
Upanişad)
"Nasıl ki güneş ışınları
dünyayı kucakladığı halde yaratılışın kiriyle bozulmuyorsa, herkesin içindeki
üst ruh olan Tanrı da dünyanın çamuruyla kirlenmez" (Katha
Upanişad)
"Tohumlardaki yağ, sütteki
kaymak, çakmak taşındaki ateş gibi, Ruh da kalbimizin derinliklerinde
gizlidir,hakikat ve fedakarlık yoluyla arandığında keşfedilir" (Şvetaşvatara
Upanişad)
"Sonsuz sayıdaki suretten
oluşan bu evren Tanrı'yı yansıtır, tüm varlıklar ondandır ve ona dönecektir,
ateştir ve güneştir o, yıldızlardır, rüzgardır, sulardır, bu oğlan çocuğudur o,
şu kız çocuğudur, yaşlı adamdır sendeleyerek bastonuna tutunan, her yere
yüneliktir onun yüzü, ne başlangıcı ne de sonu vardır onun, dünyaların içinden
çıkıp doğduğu kaynaktır o" (Şvetaşvatara Upanişad)
Her şeyi bilen ve her şeyin yaratıcısı...O saf bilinçtir, zamanın
yaratıcısıdır.Ruhun ve doğanın efendisi, 3 koşullu doğanın yaratıcısıdır, doğum
ve ölüm zinciri, karmik zincir ve sonsuzluktaki kurtuluş ondan gelir"
(Şvetaşvatara Upanişad)
"İnsan Tanrı'yı
idrak ettiğinde özgürdür, bütün acıları sona ermiştir, doğum ve ölüm yoktur
artık onun için...Maddesel dünyadan uzaktır, ruh dünyası vardır, bütün her şeyin
gücü, insan hepsine sahiptir çünkü çünkü onunla birleşmiştir" (Şvetaşvatara
Upanişad)
Bu Atman benim kalbinin
derinliklerindedir ve bir pirinç veya arpa tanesi ya da hardal çekirdeği kadar
küçüktür... Kalbimin derinliklerindeki bu Atman dünyadan, gökyüzünden, göklerden
ve bütün dünyalardan daha büyüktür. Bütün hareketler, istekler, korkular, tatlar
ondadır, kendi içini kapsayan her şeyi tutan odur; o konuşmaz, hiçbir şeyi dert
etmez; bu kalbimin derinliklerindeki Atman, Brahman’dır. Bu yaşamdan ayrıldığım
zaman onunla birleşeceğim." (Çandogya
Upanişad)
"Brahman her şeydir. Evrende
var olan bütün görüntüler, arzular, duyular Tanrı’dan zuhur ederler. Tanrı’yı
tanımak için, kişinin kendisi ile kalbinin derinliklerinde gizli bulunan
Tanrı’nin aynı Varlık oldugunu idrak etmesi gerekir. Kişi, ancak bu şekilde
ölümden kurtulur." (Çandogya Upanişad)
"İnsan hayatı soluk düşünce, duyular
ve hareketlerden ibaret bir varlıktır. Bu unsurlar, Atman’dan dolayı meydana
gelirler ve eninde sonunda bir akarsuyun denize karıştığı zaman kaybolması gibi,
Brahman'a karışarak ortadan kaybolurlar." (Prasna Upanişad
)
"Bütün bu evren
Brahman'dır/Tanrı’dır, Her şey O'ndan çıkar, ondan kaynaklanır. Her şey O'nda
erir, O'nda çözülür, O'nda yok olur. Ve her şey O ile devamlılığını sürdürür..."
(Çandogya Upanişad)
"Tanrı her şeydir ve Ruh da Tanrı'dır, Ruh'un dört bilinç hali
vardır, birinci hali Vaişvanara'dır bu haldeyken, tüm duyuları dışa dönük olarak
yaşar insan ve sadece maddesel dış dünyanın ayrımındadır, Taicasa ruhun ikinci
halidir, bilinç içe dönüktür ve düş görme halidir, üçüncüsü her şeye kadir
olan, her şeyi bilen Pracna bilinci bütün canlıların yüreğindeki yönetici olan
Ruh'tur, kaynağıdır her şeyin, tüm varlıkların başı ve sonudur, suskun bilincin
derin uyku yaşamıdır, Pracna halindeyken ayrılık yoktur, huzurun tadını
çıkarmaktan oluşmuş suskun bir bilinç halidir. Turiya diye adlandırılan dördüncü
bilinç hali en yücesidir, Ruh'un kendi saf halidir, ne içe ne dışa dönüktür,
aklı ve duyuları aşar, ne görülebilir ne dokunulabilir, tüm farklılıkların
ötesindedir, düşüncenin de ötesindedir, tarif edilemez O'nda özümlenmekle
hissedilir sonsuz huzur ve aşktır o, idrak edin onu." (Mandukya
Upanişad)
"Ateş onun başıdır, güneş
ve ay gözleri..Gök onun kulaklarıdır rüzgar nefesidir, bütün evren onun
kalbidir, onun ayaklarından oluşmuştur bu dünya, bütün herkesin içindeki öz
bilinçtir o." (Mundaka
Upanişad)
"Bütün varlıklar bütün
yaşam nefesleri, ve bütün benlikler her şey ama her şey Ruh'da birleşir, Ruh'da
birdir" (Brihadaranyaka upanişad)
“Başlangıçta ne varlık vardı ne de
yokluk...
Ne hava vardı, ne de onun ötesindeki
gökyüzü
Bir kımıltı mı? Nerede? Hangi örtünün
altında? Kimin himayesinde?
Dipsiz suların sonsuz
derinliği mi yoksa?
Ne ölüm vardı o zaman ne
de ölümsüzlük.
Ne de gündüzü geceden ayıran bir
işaret.
Ama Bir O vardı, soluk olmadan soluyordu
kendi iç gücüyle
Başka da bir şey
yoktu.
Karanlıklar içinde karanlıklar dururdu;
Boyutları olmayan bir deniz gibi;
Mümkün olanı hala biçimlendirmemiş bir boşluk,
Ta ki Sıcaklığın gücü Tek olanı yaratana dek.
O zaman, o Tek olanda, Arzu kıpırtıları
varlığa dönüştü,
Ruhun ilk tohumudur Arzu.
Bilgelikle gönüllerinde araştırma yapan ermiş
kişiler
Keşfettiler varlığın yokluktaki
bağlantısını.
Belli belirsiz bir çizgi varlığı
gayri varlıktan kesip ayırdı
Ne vardı orada onun
üstünde?
Tohum verenler ve güçler oradaydı;
Altta serbest enerji; üstte hızlı eylem.
Kim gerçekten biliyor ve açıklayabilir ki,
O ne zaman doğdu ve dünya nasıl yaratıldı?
Tanrılar bile ondan sonra ortaya çıktılar
O halde dünyanın nereden çıktığını kim bilebilir?
Dünya yaratıldı mı, yoksa kendince mi oluştu,
Bunu gerçekten sadece o bilebilir,
Göklerin en yücesinde kollayıp gözeten bilebilir,
Gerçekten bilir, ama bir bakarsınız, o bile bilmez
belki!" (Rig-Veda)
"O (Indra) bütün
görüntülerin orijinal formudur, her şey onun görüntüsü ve onun formu, en güçlü
olan o" (Rig-Veda)
"Agni; ateştir,
sudur, bütün göklerdir ve yerdir o, güneş olur tüm dünyayı aydınlatır, ışığın
kendisidir" (Rig-Veda)
"Bilgeler bir olana
çeşitli adlar verir, onu; bir olanı, Agni, Mitra, Indra, Varuna, yama diye
çağırırlar." (Rig-Veda)
“Bin başı
vardır o kozmik canın, bin gözü ve bin ayağı...dünyayı her yandan kuşattı ve
aştı, Kozmik Can(Purusha) gerçekten de bütün olmuş olanlardır, olagelenler ve
olacak olanlardır. Ay gönlünden doğdu onun, güneş gözünden ortaya çıktı,
ağzından Indra ile Agni çıktı, soluğundan Vayu doğdu, karnından hava neşroldu,
başından gökyüzü çıkıp gözler önüne serildi, ayaklarından dünya, kulağından dört
yön çıktı” (Rig-Veda)
"Bütün dünya
Agni'ye sarılı, Agni sularda, kayalarda, bitkilerde, taşlarda, bu kutsal
ateş(Agni) herkesin içinde."
(Atharva-Veda)
"Atman üzerinde
tefekküre dalalım, o zekadan oluşur, yapısı ışık olan ruhsal bedenle kaplıdır,
düşünceler kadar hızlıdır, ve kalbimizin içinde olan o, dünyadan, var olan her
şeyden göklerden bile daha büyüktür o, benim ruhumdur" (Satapatha
Brahmana)
“Tanrı tarafından
yaratılan bir yanılgı sonucu, evren gerçek olmadığı halde gerçekmiş gibi
görünür, tıpkı rüyada çektiğimiz acıların yalnızca hayalden ibaret olması gibi”
(Bhagavata Purana)
“Akılsızlar,
gökyüzünü bulutlarla, havayı da içinde yüzen toz zerreleriyle bir tutarlar,
gökyüzünün bulutlu havanın da kirli olduğunu sanırlar”(Bhagavata
Purana)
“Evrensel elemanlar kozmosa girerler
aynı zamanda girmezler, aynı bunun gibi ben de her şeyin içinde varım ama aynı
zamanda her şeyin dışındayım” (Bhagavata
Purana)
“Ölüm anında, kişinin dünyada
deneyimlediği bütün tecrübeler, zihnin önüne gelir, zihin bunları, yapılan her
şeyin etkilerini depolar, ölen kişi bütün bu deneyimler içinde absorbe olmuş
hale gelir, sonra da hafıza tamamen kaybedilir daha sonra yeni yaşayacağı
hayatın görüntüsü kişinin önüne gelir, bu vizyon kişinin geçmişte yaptıklarına
göre oluşur, kişi yeni bir beden aldığında önceki hayatlarına ilişkin bilgileri
unutmuş olur önceden defalarca yaşadığı halde kendisini ”yeni doğmuş” olarak
görür” (Bhagavata Purana)
"Ben tezahür
etmemiş halimle içine giriştiğim kozmik evrendeki tüm yaratıkları ve canlıları
kapsarım ama onlar beni kapsayamazlar. Ancak buna rağmen bütün yaratılış ve
evren benim içimde bulunmaz. Benim akıl almaz mistik gücümü anlamaya çalış. Tüm
canlılara hayat verdiğim halde her yerde olduğum halde kozmik evrenin ifade
şekillerinin bir parçası değilim. Benim benliğim yaratılışın özüdür yaratılmış
tüm varlıklar bendedirler, anlamaya gayret et" (Bhagavad
Gita)
"Maddesel dünyada yaşayan
canlılar, benim sonsuz parçacıklarımdırlar, onlar şartlı yaşamları nedeniyle
altı duyu organlarına karşı ki bunlara şuur da dahildir, zorlu savaşlar
verirler" (Bhagavad Gita)
"Ben tüm
gezegenlerle birleşirim onlar da enerjim sayesinde yörüngelerinde kalırlar, ben
tüm canlıların bedenindeki sindirim ateşiyim ve dört türlü besnin
sindirilebilmesi için nefesle birleşirim, ben bütün canlıların kalbindeyim,
anımsama, unutma ve bilim benden kaynalanıyor"( Bhagavad
Gita)
"En yüce gerçek olan o,
canlıların içinde ve dışındadır, hareketli ve hareketsiz şeylerin ötesindedir,
son derece ince yapısı nedeniyle maddesel duyu organlarıyla algılanıp tanınması
olası değildir o hem çok uzakta hem de çok yakındadır" (Bhagavad
Gita)
"Her şeyde beni ve bende her
şeyi gören biri için ben asla kaybolmam. O kişi de benim için kaybolmaz. Benim
bütün yaratıklarda bulunan varlığıma saygı gösteren bilge yaşam biçimi ne olursa
olsun bende var olur" (Bhagavad
Gita)
"İnsanların kalbinde yer etmiş
olan ben, onlara gösterdiğim şefkatin bir işareti olarak bilgisizliklerinden
doğan içlerindeki karanlığı, bilginin ışığıyla aydınlatırım" (Bhagavad
Gita)
"Duyular cansız maddenin üzerinde
yer alırlar, şuur duyuların üzerindedir, zeka şuurun üzerindedir, ruh zekanın da
üzerindedir.Eğer insan, özbenliğinin; duyuları, zekası ve şuurunun ötesinde
transandantal olduğunu biliyorsa düşüncelerini üst spiritüel benlik ile
güçlendirerek doymak bilmez zevk düşmanını yenebilir" (Bhagavad
Gita)
"Küçücük bir parçamla tüm evrene
girişip onu kaplıyorum ve yaşam veriyorum" (Bhagavad
Gita)
"Spiritüel doğa başlangıçsızdır
ve benim emrimdedir, o maddesel doğanın etki-tepki prensibinin dışındadır,
onungözü kulağı kafası eli ayağı her yerdedir böylece üst ruh her şeyi
kaplayarak varlığını sürdürür, o duyuların kaynağıdır" (Bhagavad
Gita)
"O ışıldayan tüm varlıkların
ışığıdır, maddenin karanlığının ötesinde tezahür etmemiş haldedir, o herkesin
kalbindedir ve bilimin hedefidir" (Bhagavad
Gita)
"Maddesel enerjinin içinde
yer alan canlı, maddesel doğanın tadını çıkarır, canlı doğanın çeşitli ifadeleri
içinden iyi ve kötü ile karşılaşır, bedenin içinde her şeyin tadını çıkaran biri
daha vardır.Aşkın olan ve en yüce tadı alan kişi hem gözlemci hem de izin veren
üst ruh diye adlandırılır, o Tanrı'dır" (Bhagavad
Gita)
"Güneşin tek başına dünyayı
aydınlatması gibi, bedendeki ruh da tüm bedeni şuur ile aydınlatır" (Bhagavad
Gita)
"Ben amacım, koruyanım, herkesin
sığınağı, evi ocağıyım, herkesin en iyi dostu ve arkadaşı Ben'im. Ben sonsuz
tohumum" (Bhagavad Gita)
"Ben tüm
canlıların kalbindeki üst ruhum.Tüm canlıları başlangıcı ortası ve sonu Ben'im"
(Bhagavad Gita)
"Her ne olursa
olsun, ben yaratılmış her şeyin tohumuyum.Bensiz var olabilen hareketli ya da
hareketsiz hiçbir şey yoktur" (Bhagavad
Gita)
"Ruhun doğumu ya da ölümü,
geçmişte şimdi ve gelecekte yoktur, o doğmamıştır sonsuzdur, hep var olmuştur
var olan en eski şeydir, ölecek olan bedendir" (Bhagavad
Gita)
"İnsanın eski elbiselerini
çıkarıp yenilerini giymesi gibi, ruh da eskiyen ve artık kullanılamayacak hale
gelmiş bedenini bırakıp yeni maddesel bedenine bürünür" (Bhagavad
Gita)
"Toprak, su, hava, ateş,
eter, şuur, zeka ve sahte ego...bu sekiz eleman bana yabancılaşmış maddesel
enerjimin topla.ını oluşturur" (Bhagavad
Gita)
"Tüm yaratıkların aslı iki
tip doğada ifadesini bulur.Ben bu dünyadaki maddesel ya da spiritüel her şeyin
hem aslı hem de çözülüp yok oluşuyum, her şey ipe dizilmiş mücevher taneleri
gibi bendedir" (Bhagavad
Gita)
"Denizdeki fırtınanın uçurup
götürdüğü bir sandal gibi, hükmedilemeyen duyular da şuuru sürekli meşgul ederek
aklı uçurup götürür" (Bhagavad
Gita)
"En günahkar kişi olsan da
spiritüel bilginin sandalına bindiysen,acıların okyanusunu kuşkusuz baştan aşağı
aşacaksın" (Bhagavad Gita)
"Alevlenen
ateşin odunu kül haline getirmesi gibi, bilginin ateşi de maddesel faaliyetlerin
reaksiyonunu(günah ve sevap) yakıp kül eder" (Bhagavad
Gita)
"Yaşam boyunca acının ve
mutluluğun bir görünüp bir kaybolması, mevsimlerin gelip gitmesi gibidir, onlar
5 duyunun algılamasıyla oluşurlar kişi paniğe kapılmadan bunları anlayışla
karşılamasını öğrenmelidir" (Bhagavad Gita)
"Sevgi ve Şiva Bir'dir. Az akıllılar sevgi ve Şiva'nın farklı
şeyler olduğunu düşünürler ancak Şiva sevginin ta kendisidir. Kalplerdeki
sevgiyi eriten Tanrı'dır, o ilksel sevgidir."
(Tirumantiram)
"Şiva; bütün evreni,
canlıları, her şeyi kaplayan sonsuz enerji ve ışıktır."
(Tirumantiram)
"Canlıların ruhunun ışığı,
Şiva'nın sonsuz ışığı ile birleşir, o herkesin yüreğindeki mabette oturur,
algılama bilinç ve duyguların kaynağı Şiva'dır (Tirumantiram)"
"Her şeye nüfuz eden bilincin
algılanabilir sureti olarak hitap edilebilen ve tüm varoluşta yer alan ilahi
Tanrıça'nın önünde eğiliriz" (Çandi
Patha)
"Bilincin
her yanında ikamet eden, Gönül'ün yansımaları sayesinde bilinebilen, tüm
varoluştaki ilahi Tanrıça'nın önünde eğiliriz, tüm varoluşta enerji olarak, akıl
olarak, tüm varoluşta tüm canlılar olarak ikamet eden kutsal Tanrıça'nın önünde
eğiliriz" (Çandi
Patha)
"Tanrıça'nın
önünde eğiliriz, ışık saçan ışınların bedenlenmişinin önünde, yaratan dişil
prensibin önünde ışığı tezahür ettirenin, Tanrıça aşkının önünde eğiliriz"
(Çandi
Patha)
"Tüm
zorlukları kaldırmaya gücü yetenin, Öz'ün, her şeyin nedeninin, algılamanın, her
şeyi yapanın, bilinemez olan O'nun önünde eğiliriz" (Çandi
Patha)
"Hareketli
ya da hareketsiz ne varsa hiçbir şey benden ayrı değil, Maya bile ayrı değil
benden ki bu, yüce bir hakikattir.
Tüm dünya her
yönde olmak üzere benim içimde örülegeldi, ben Rab ve kozmik can'ım, kozmik
beden'im. Ben hem Brahma hem Vişnu hem de Şiva'yım, güneş ve yıldızlarım ben,
hayvanlar ile kuşların çeşitli türleriyim, ben kesinlikle dişilim aynı zamanda
cinsiyeti olmayanım," (Devi Gita)
"
Her nerede bir şey görür ya da duyarsan o şeye tümüyle
nüfuz ederim, her daim o gördüğün ve duyduğun şeyin içindeyim çünkü. Hareket
eden ya da etmeyen hiçbir şey yoktur ki Ben'den yoksun olsun, eğer yoksun
olsaydı kısır bir kadının oğlu gibi bir hiçlik olurdu o"(Devi
Gita)
Devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder