24 Mart 2012 Cumartesi

Hinduizm-Buddhism-Gnostisizm Benzerlikleri...

Buddhizm, Hinduizm ve Gnostisizm arasinda benzerlikler kisaca/kabaca nedir?
Buddhizm ile Hinduizm (ve Gnostisizm) arasinda bilinc, ruh gibi kavramlar arasinda aslinda cok ince cizgilerle ayrilan bazi farklar vardir ve daha cok bu iki dinin mezheplerine gore bu farkin derecesi degisiyor.

Buddhizm ile baslayalim... Buddhizm`de yaygin deyise gore "Ruh yoktur" ancak "Ruh" kelimesiyle ne kastediliyor bu onemli. Tipitaka da denilen Pali Kanon ismindeki Buddhist yazilarinda neyin ruh olmadigindan uzun uzun bahsedilir. Yaygin inanisin aksine hicbir yerde basitce "Ruh yok" denmez ancak neyin ruh olmadigi uzerinde durulur. ("Not self" doktrini ya da "anatta" doktrini) Pali Kanon`a gore ornegin duygular ruh degildir, sevincler uzuntuler ruh degildir, akil ruh degildir, kisisel bir ruh yoktur cunku hayatta diger her seyden ayri kendi benligi kisiligi olan degismeyen bir varlik inanci yoktur. Her sey degisim halindedir. Bu doktrin de "anicca" yani gecicilik diye adlandirilir. Bu "not self" ya da anatta doktrini Buddha tarafindan, kendi zamaninda var olan, ruh hakkinda cesitli yanlis anlasilmalari ortadan kaldirmak icin ogretilmistir. Yani ruh; duygularla, hafiza ile akil ile zeka ile bir tutulmamalidir. Buddhizm`de buraya kadar Gnostisizmdeki ya da Hinduizm`deki o kavramlari reddeden ya da onaylayan bir sey yok...

Ancak Pali Kanon ismindeki Buddhist metinlerinden daha sonra yazilmis Mahayana Sutralari denilen Buddhizm`in Mahayana mezhebinin kabul ettigi yazilar vardir bir de. Iste ilk defa bu metinlerde "Buddha-dhatu" adi verilen her canlinin icinde var olan tathagatagarbha "Buddha dogasi" doktrini vardir. (Ozellikle tathagatagarbha sutralarinda) Bu kavram tam olarak Gnostisizmdeki o "tanik` "bosluk" ya da "gnosis" kavramlarini karsilar. Buddha dogasi, butun canlilarda var olan aydinlanma potansiyelidir ve kisinin en derin "ben"ligi kavramini karsilar. En azindan Mahayana Buddhizminde bu boyle yorumlanir. Ayrica Buddhizm`de Vijnanavada adi verilen "sadece bilinc" ya da “sadece zihin” okulu vardir ve gnostisizmdeki "bosluk", "bilinc" ve "tanik" kavramlari bu okulda “zihin” kelimesi ile ifade edilir. “Zihin” kelimesiyle Gnostisizmin “tanik” “bosluk” “bilinc” kavramlarinin anlattigi seyleri aynen anlatir.

Sonuc olarak diyebiliriz ki Buddhizm`in cesitli mezhepleri, gnostisizm ile hemen hemen ayni ogretileri ogretir ve kavramlari da gnostiklerin anlattigi seyleri anlatir ancak benzerlikler, araya diger Buddhist mezheplerinin ogretileri de karistigi icin, biraz sonuklesmis soluklasmistir. Ornegin gunumuzde ortalama bir Buddhist ya da Buddhizm`i batililara anlatan ortalama bir kitap, bu ince ayrintilar uzerinde durmayacak, Buddhizm`i kisaca “icinde Tanri ve ruh inanci bulunmayan ateist bir din” olarak tanimlayacaktir.

Hinduizm`de ise kaynagini Upanishad`lardan alan Advaita Vedanta yani monist okul (ki en koklu, eski, otantik ve kutsal yazilara en cok bagli felsefi Hindu okuludur) Gnostisizm ile o kadar benzerdir ki cesitli arastirmacilar "acaba Gnostikler Hint metinlerini bir sekilde alip okudular mi" seklinde dusunduler.

Advaita Vedanta`daki Atman, kisiliksiz ve her canlilda bulunan ortak bilinctir, sadece bir tane Atman vardir. Ancak bu Atman, tek olan ayin denizlerde ve sularda yansimasi ve cok sayida gorunmesi gibi, cok sayida gorunur daha dogrusu “sanilir”. Bu Atman kisiliksizdir ve diger her kavrami isigiyla aydinlatir yani denilebilir ki her seyin kaynagidir. Her sey butun gucunu ve isigini Atman`dan alir. Ancak Atman icteki taniktir, duygulardan etkilenmez, sadece izler gozler. Tekrar etmek gerekirse bu ruh yani Atman taniktir kisilik ozellikleri yoktur herkesin icindedir ve herkeste aynidir. Upanishadlar`da bulunan “Atman=Brahman” gorusu unludur. Yani bu, icte herkeste bulunan ortak tanik, Tanri`dir. Buna Brahman/Tanri denir ancak bu Tanri sonsuz gizem olan, sifata sahip olmayan kisiliksiz bir Tanri`dir. (“Nirguna Brahman”) Yani Atman, Gnostisizm`deki “bilinc” “tanik” ya da “ruh” ile ayni seydir.

Upanishad`larda “herkeste Atman`i o birligi ve Atmani`i herkeste gorebilen biri aydinlanmistir” denilir. Yani Tanri`yi herkeste ve herkesi de Tanri`da gormek….

Her seyde var olan Atman doktrini cesitli Gnostik metinlerde de aynen anlatilmistir. Mesela “Trimorphic Protennoia” isimli Gnostik metin nerdeyse bir ‘Upanishad” sayilabilecek kadar Upanishadlarla benzerdir. Bu Gnostik metin soyle der:

“Ben Protennoia, ışığın içinde yaşayan düşünce, herkesin ve her şeyin içindeki devinim, görünmeyenin içindeki tarifsiz yankı ve düşünce. Ölçülemez şeylerde ve kutsallarda tanımlanabildim ben... Anlaşılamazın içinde yaşayan anlaşılamazım ben, nefes alıp veren ya da vermeyen her şeyin içinde varım orada hareket ediyorum işte, ben her şeyin içindeyim, her şeyin içindeki görülmezliğim ve ben her şeyim...Sessizce fısıldayan ses, sessizliğin içindeki sonsuz ışık, bilincin içindeki tohumum, herkesin en derinlerinde saklıyım ben"

Bu atman denilen sonsuz gizem olan Ruh, nesnesi olmayan sonsuz bilinctir. Tezahur etmeden bilinc sahibi olamaz. Nasil ki isik ancak uzerine yansiyacak bir sey oldugunda aydinlatma niteligine sahip oluyor Atman da ancak ozne nesne algilayan ve algilanan olarak tezahur edince bilinc sahibi olur. Atman, butun canlilarda ve her seyde lokalize olmus bilinctir. Ve Atman, evren ve canlilar araciligiyla bilinc sahibi olur. Yani Işığın ancak üzerinde yansıyacak bir şey olduğunda aydınlatma niteliğine sahip olması gibi, sonsuz gizem ışığı Tanrı da sonsuz evren şeklinde tezahür ederek sonsuz sayıda canlı bilincinin üzerinde yansıyıp aydınlanan ışık oldu.

Herkeste ortak olan bu tanik, bardak ters cevrilip icindeki havanin orada kalmasi ve degismesi gibi, bedenlerde kendine bir ego kurar daha dogrusu kendini ozdeslestirmeye baslar.

Ayni anlatim Gnostisizm`de emanasyon ogretisinde bulunur.

Ozetle Gnostisizmin ile Hinduizm`in (Advaita Vedanta) ve bir olcude de Buddhizm in bilinc ruh bosluk kavramlari aynidir, ogretis icin metod da aynidir (Gnostisizm de hakikatler inisiyelere ogretilirdi, Upanishad lar da “gizli bilgiler” dir ve inisiyelere ogretilir)


Yukarida yazdiklarim, genel anlamda Hinduizm ve Buddhizm icin gecerlidir. Ama ornegin Hinduizm`de bir de (aslinda Hinduizm`de olup olmadigi tartisiliyor) cok sonralari (taa islamdan sonra), islamdan ve hristiyanliktan etkilenilerek kurulan (Madhva nin kurdugu) Dvaita okulu vardir. Bu okulun gorusu Advaita`nin tersidir ve gnostisizm ya da Upanishadlar ile de bagdasmaz. Ruh kisiliksiz bir tanik degildir, tam tersi kisinin "kisiligine"de sahip olan bir varliktir her canlida baska baska ruhlar atmanlar vardir her ruh/atman farklidir bu ruhun Tanri ile de uzaktan yakindan ilgisi yoktur Tanri kisiliksiz sifatsiz degil islam ve literalist hristiyanliktaki gibi kisilikli ve sifatlidir.(Saguna Brahman) Insan ruhu asla Tanri degildir, Tanri`da ozumlenme onunla bir olma diye bir sey kufurdur...vs..vs Yani doktrini islam ve literalist hristiyanlikla hemen hemen aynidir tek fark, bu okul "madde de yaratilmamistir, sonsuzdur" der.


Cesitli Buddhist ekollerle Hindu Advaita`nin ne kadar benzer oldugunu, hatta tamamen ayni seyi ogrettigini, asagidaki gibi deyisler bize acikca gosteriyor. Cesitli Buddhist okullari da Hinduizmin Advaita`sindaki, her sey olan her seyin icinde, herkeste ayni ve bir olan kisiliksiz, tanik "Atman" i ogretmektedir. (Anatta doktrini ise daha cok Theravada tarafindan savunulur ve herkeste ayri olan, duygularla, dusuncelerle...vs ozdeslestirilen, "kisilik sahib" bir ruh/Atman kavraminin reddine dayanir)

Bir Buddhist ustadan:

"Tüm Buddhalar ve insanlar tek bir zihinden başka bir şey değil. Onun dışında hiç bir şey yok. Bu zihnin başlangıcı yok, doğumu yok, ölümü yok. Ne yeşil ne sarı, biçim ve görünümden uzak, ne varlık ne de yokluk denilebilir ona. Tam burada, olduğu gibi ama daldan dala atlayan düşünceler üretildiğinde hataya düşersin. Sınırsız bir boşluk gibi, ölçünün ve hesabın ötesinde. Bu tek zihin bizzat Buddha'dir ve Buddha ile insanlar arasında bir fark yoktur. Ancak insanlar harici biçimlere bağımlıdır ve kendilerini dışarıda ararlar. Ne kadar kovalarsan, o kadar elden kaçırırsın. Sen umutsuzca bir "Buddha"yı arayan bir Buddha'sın. Zihin, zihne tutunmaya çalışıyor. Tüm çabanla sonsuza dek dene, asla kavuşamayacaksın. Birbiri ardına açılan düşüncelerini biraz dinlendir ve boş kaygılarını bir kenara bırak, işte Buddha karşında apaçık duruyor."


Devam etmeden once Taoizm konusuna da kisaca deginmek istiyorum boylece Taoizm`i de katmis oluruz kiyaslamaya...

Taoizm`de, en azindan Tao te Ching, Lieh Tzu gibi metinlerden okudugum kadariyla Gnostik metinlerdeki ya da Upanishadlardaki kadar acik bir felsefe yok. Yani direkt olarak panteizm`den ya da “herkesin her seyin icindeki o ruh/Tanri/Tanik” tan ya da bunun ayniligindan veya su ana kadar konustugumuz kavramlardan bahsedilmiyor. Ancak zaten Cin felsefesinin mizacina ters olurdu bu kadar acik bir sekilde verilseydi kavramlar… Bildigimiz gibi Cinliler, cok az kelimeyle cok sey anlatmayi sever. Biz, biraz yorumla da olsa, benzer kavramlara belki ulasabiliriz. Ornegin Taoist metinlerde her seyin kaynagi olan bir olan (aslinda tum olan) ve kisiliksiz oldugu ima edilen Tao denilen bir kavramdan soz ediliyor. Bu kavram, bizim bahsettigimiz herkesin icindeki tanik i anlatiyor olabilir. “Wu wei” denilen ve genelde eylemsizlik olarak cevrilen kavram da aslinda “ben” duygusunu asarak dogayla yani Tao ile uyumlu hareket etmenin gerekliligini anlatiyor olabilir. Ancak Taoizm`in nihai anlamda “dualist” oldugunu sanmiyorum. O da Gnostisizm gibi en sinir/uc noktada monisttir.( Yani her seyin tanigin icinde potansiyel olarak var oldugu teklik noktasinda) Ying ve Yang de birbiriyle kiyaslanan zit kutuplarin nasil da birligi mukemmel bir sekilde tamamladigini ya da olusturdugunu anlatiyor. Dedigim gibi biraz yorumla da olsa, Taoizmin de Advaita oldugu soylenebilir. Taoist metinlerde gnostisizm ya da Advaita felsefesiyle bagdasmayan herhangi bir sey okumadim su ana kadar.

Devam Edecek...

                                                                                                              Ozan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder